top of page

OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU

Otizm terimi ilk kez İsviçreli psikiyatrist EugenBleuler tarafından 1910 senesinde kullanılmıştır. Yunan dilinde benlik, öz, kendi gibi anlamlara gelen otos sözcüğünden türetilmiştir. Bleulerbu terimi dış çevreden kendisini tamamen soyutlamış kişiler için kullanmıştır. Otizm Spektrum Bozukluğu kavramı ilk kez çıkışından bu tarihe kadar birçok kez değişim göstermiştir. Esasen otizm terimi öncelikle şizofreni ile ilgili olarak ortaya çıkmıştır. Otizm, Bleuler tarafınca tanımlanan şizofreninin 4 belirtisinden birisiydi. Çocuklardaki bu bozukluğu tanımlayan ise 1943’te 11 olgu ile Leo Kanner’dır. Kanner, belirtilerden birini “sanki kendi kabuğuna çekilmiş, kendi kendine yaşıyorcasına gibi” diye tanımlamıştır. Kanner’e göre bu bireylerin durumu diğer tüm durumlardan farklıydı. Ortak özelliklerini “otistik yalnızlık”, dili iletişim amaçlı kullanamama, tekrar eden hareketler “aynılık tutkusu” ve “iyi bilişsel potansiyel” olarak tanımlamıştı. Otizmin tanımı Özel eğitim hizmetleri yönetmeliğinde, tanımlar başlığı altında “otistik birey” terimi kullanılmakta ve “otistik birey; sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişim, ilgi ve etkinliklerdeki sınırlılığı erken çocukluk döneminde ortaya çıkan ve bu özellikleri nedeniyle özel eğitim ile destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey” olarak tanımlanmaktadır. Nedenleri: Otistik bozukluğun gerçek anlamda nedenleri tam olarak saptanmamıştır, günümüzde Otistik bozukluğu beyinsel islevlerdeki bozukluğun tetiklediği ve otistik bozukluğun görülmesinde bakıcılarn suistimali ya da ihmalinin söz konusu olmadığı kabul görmektedir. Genetik faktör: Günümüzde Otistik bozukluğu anlamaya çalışan uzmanlar, genetik faktörler üzerine odaklanmaktadır. Bu bağlamda DNA , otistik bozukluk gösteren çocuklarda, beyinsel islevlerdeki bozuklukların sorumlusu olarak görülürken günümüze kadar yapılan araştırmalar tek bir genetik faktörün otistik bozukluğun tek başına nedeni olmadığını ortaya koymaktadır. Gillberg ve Coleman’a göre, çoklu genetik faktör etkileşimli olarak gelişimsel bozukluğa yol açmaktadır. Çevresel faktör: Otistik bozukluğun nedenlerine ilişkin ilk inanışlar arasında, bu ünitede daha önce de belirtildiği gibi anne-babanın (birincil bakıcıların) çocuğun bakımına ilişkin suistimal ve ihmali yer alırken, bunun doğru olmadığı günümüzde artık bilinmektedir. Ama London ve Etzel e göre anne-babanın suistimal ve ihmali, otistik semptomların sayısı ve yoğunluğu etkileyebilmekte iken, Simpson ve Zionts a göre ise çocuğa sağlanan nitelikli bakım ortamı, otistik özellikler gösteren öğrencilerin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Aşılar: Otistik bozukluğu nedenlerine ilişkin günümüzde en tartışmalı konuların başında otistik bozukluk ile aşılar(özellikle kızamık, kabakulak ve kızamıkçık) arasındaki ilişki gelmektedir. Günümüze kadar yapılan araştırmalar, bu aşılar ile Otistik bozukluk arasında bir ilişki olduğunu göstermemektedir. Pek çok araştırmacı otizm ile aşı arasındaki ilişkiyi yalanlamaktadır. Amerikan Psikiyatri Birliği, Psikiyatride Hastalıkların Tanımlanması ve Sınıflandırılması Elkitabı, Yeniden Gözden Geçirilmiş Dördüncü Baskı’sında (DSM-ıv), otistik bozukluğu, YGB(yaygın gelişimsel bozukluk) alt kategorilerinden biri olarak sınıflandırmaktadır. Dsm-IV e göre YGB, beş alt gruba ayrılmaktadır. Bunlar; -Otistik bozukluk -Rett bozukluğu ( sadece kızlarda görülür ) -Çocukluğun Dezintegratif bozukluğu - Asperger bozukluğu -Başka türlü adlandırılmayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk (Atipik otizm de kapsar)

OTİZMDE TEMEL BELİRTİLER NELERDİR?

 

Otizmde görülen belirtiler 3 temel grupta yer alır; 1-Toplumsal ilişkilerin gelişiminde bozukluk. 2-Sözel ve sözel olmayan iletişimde bozukluk; sembolik oyun da dahil olmak üzere hayal gücü yetersizliği. 3-Takıntılı, tekrarlayıcı davranışlar; ilgi alanının kısıtlılığı ve darlığı. NASIL TANI KONUR? Otizmin kesin tanısı için kullanılan nesnel-objektif bir yöntem, biyolojik bir teknik olanağı yoktur. Gözleme dayanarak ve aileden alınan bilgilere göre tanı konur.

OTİSTİK ÇOCUKLAR NE GİBİ BELİRTİLER GÖSTERİR?

 

Bu çocuklar kendi dünyalarında yaşar gibidirler, aynı oyuncaklarla saatlerce oynayabilirler, çevreye hiç ilgi göstermezler. Göz göze gelmekten kaçınırlar. Adlarıyla çağrılınca duymuyor gibi davranırlar. Bedensel yakınlaşmadan, okşanmaktan hoşlanmazlar. Sözlü diyalog kurulmaz. Çocuk konuşsa bile bunu ancak gereksinimleri için bir araç için kullanır. İnsanlarla ilişkiye girmekten korkar gibidirler. Yabancılara karşı kayıtsız, aşırı yakın veya korkmuş gibi tepki gösterebilirler. Yaşıtları ile pek ilgilenmezler. Kendi başına oynamayı yeğlerler. Oyuncak ve nesneleri amaçları dışında kullanır, yaratıcı oyun kuramazlar. Bu çocuklar genellikle çevrelerindeki düzenin ve kendi alışkanlıklarının değiştirilmesini hiç istemezler. Çok öfkelendiği zaman, şiddete başvurabilir, eline ne geçerse sağa sola fırlatabilir. Bu çocuklar gezmeyi, özellikle otomobille dolaşmayı ve suyu çok severler. Otistik çocuklar bazen, istediklerini ifade etmek için annelerinin elini alıp istediklerini nesnelerin üstüne koyarlar.

OTİSTİK ÇOCUKLAR NE GİBİ BELİRTİLER GÖSTERİR?

 

Bu çocuklar kendi dünyalarında yaşar gibidirler, aynı oyuncaklarla saatlerce oynayabilirler, çevreye hiç ilgi göstermezler. Göz göze gelmekten kaçınırlar. Adlarıyla çağrılınca duymuyor gibi davranırlar. Bedensel yakınlaşmadan, okşanmaktan hoşlanmazlar. Sözlü diyalog kurulmaz. Çocuk konuşsa bile bunu ancak gereksinimleri için bir araç için kullanır. İnsanlarla ilişkiye girmekten korkar gibidirler. Yabancılara karşı kayıtsız, aşırı yakın veya korkmuş gibi tepki gösterebilirler. Yaşıtları ile pek ilgilenmezler. Kendi başına oynamayı yeğlerler. Oyuncak ve nesneleri amaçları dışında kullanır, yaratıcı oyun kuramazlar. Bu çocuklar genellikle çevrelerindeki düzenin ve kendi alışkanlıklarının değiştirilmesini hiç istemezler. Çok öfkelendiği zaman, şiddete başvurabilir, eline ne geçerse sağa sola fırlatabilir. Bu çocuklar gezmeyi, özellikle otomobille dolaşmayı ve suyu çok severler. Otistik çocuklar bazen, istediklerini ifade etmek için annelerinin elini alıp istediklerini nesnelerin üstüne koyarlar.

OTİZMİN DERECESİ

 

Otizm bir yelpaze içinde düşünüldüğünde en ağırdan en hafife giden biçimleri vardır. Çok ağır olanlarda epilepsi, saldırganlık, uyku sorunları gibi ek sorunlar daha sıktır ve genellikle ağır otistiklerde başka hastalıklar da vardır. Bu çocukların çoğu aynı anda zekâ özürlüdür. Ağır otistiklerde tüm belirtiler olanca şiddeti ile devam ederken, görülürken hafif otistikler zamanla konuşabilir, göz teması kurar ve normal eğitim alabilirler. Otizm spektrum bozukluğu yaygınlık oranı: Önceki yıllarda otizm spektrum bozukluğunun görülme oranının 500’de 1 olduğu kabul edilirken, son verilere göre, otizm spektrum bozukluğunun yaklaşık her 54 çocuktan 1’ini etkilediği düşünülmektedir. OTİZM HER İKİ CİNSTE GÖRÜLME SIKLIĞI olarak ele aldığımızda Otizmin erkek ve kız çocukları arasındaki yaygınlığına bakıldığında erkek çocuklarda kız çocuklarından 4 kat daha fazla ortaya çıktığı görülmektedir. Kız çocuklarında ciddi zekâ geriliği ile birlikte olma olasılığı daha fazladır. Ayrıca otistik kız çocukların, otistik erkek çocuklara göre daha fazla dil ve bilişsel problemleri olduğu gözlenmektedir. Otizmi olan bir çocuğa sahip bir ailenin, ikinci çocuklarında otizm görülme riski %4 ile %10 arasındadır. Otistik bireylerde epilepsi görülme oranı 1/3 oranındadır. Otistik çocuklarda bu nöbetlerin, en sık ilk 3 yaşta ve ergenliğe geçiş olmak üzere 18 yaşına kadar sürebilir, hastaların %25-35’inde görüldüğü belirlenmiştir. Otistik çocukların büyük bir kısmında da DEHB (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) vardır.

OTİSTİKLERDE GÜNDELİK YAŞAMLA İLGİLİ SORUNLAR

 

Stereotipi nedir?

 

Tekrarlayıcı hareketlere tıpta verilen isim “stereotipi’’ dir. Sağa sola veya öne arkaya sallanma, kendi çevresinde dönme, kanat çırpma, cisimleri çevirme, parmaklarına tuhaf şekiller verme, amaçsız dolanma, dokunma, ağza götürme, el çırpma bu hareketler içinde yer alır. Bu tip davranışların nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak stresin arttığı durumlarda çoğalan bu hareketler bazen de neşe ve sevincin ifadesi olarak yorumlanmaktadır. Otistik çocukların bir bölümü parmak ucunda yürür! Bu belirtinin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Otizm ve takıntı: Otistikler bir konuyla aşırı ilgilenebilirler. Bir süre sonra ilgilendikleri eşya, kişi ve konu ya da eylem değişebilir, yerini yenileri alır. Otizm ve uygunsuz korkular; Otistikler bazen son derece tehlikeli bir durumda korkusuzca davranırlar, çoğu kez de tamamen zararsız bir durumda aşırı korku ve panik içine girebilirler. Otizm ve değişikliğe tepki; Otistikler yaşamlarındaki ve çevrelerindeki her şeyin aynı kalması konusunda ısrarlı olabilirler. Sıradan değişikliklere anormal tepki gösterebilirler. Otizm ve ani gülme/ağlama; Otistiklerin hiçbir neden olmaksızın gülme ve ağlama krizleri olabilir. Nedeni bilinmez. Otizm ve dokunma/dokunulma; Otistikler bazen dokunulmayı bazen dokunmayı severler. Bazen de her iki durumdan şiddetle kaçınırlar. Otizm ve kendine zarar verici davranış; Daha çok zekâ düzeyi düşük otistiklerde görülür. Saç çekme, hafifçe başını vurma gibi hafif olanları dışında, dilini ve dudağını koparma, parmağını ısırma ve başını sürekli olarak yere ve veya duvara çarpma gibi ağır şekilleri vardır. Bazı otistik çocuklarda bu hareketler çok uzun süre devam edebilir. Otizm ve saldırganlık; Bazı otistiklerde saldırganlık belirgin bir davranış biçimi olabilir. Saldırganlığın boyutları bazen tehlikeli hal alabilir. Saldırganlık devam ederse, cana ve mala yönelik gerçek bir tehlike haline gelirse ilaçla tedavi gerekebilir ve tedaviden sonuç alınabilir. Otizm ve öfke nöbetleri; Otistiklerde, özellikle de küçük yaşlarda öfke nöbetleri sık görülür. Öfke nöbeti, çocuğun bir isteğinin yapılmaması, ortamda istemediği bir durumun oluşmasıyla gelebilir. Bazen nedensiz ya da çok önemsiz

görünen bir olaydan kaynaklanır. Öfke nöbetleri sırasında çocuk kendini yerden yere atabilir, kapıları çarpabilir, camları kırabilir. Bağırır, çağırır, ortalığı yıkar geçer. Bu nöbetler yaşla azalır. Kararlı ve akılcı davranışlarla öfke nöbetleri önlenebilir veya sıklığı ve şiddeti azaltılabilir. Otizm ve tuvalet terbiyesi; Otistik çocukların pek azında tuvalet eğitimi normal zamanda gelişirken birçoğunda tuvalet kontrolü çok geç olur. Yine pek çoğunda tuvalet sonrası temizlik geç yaşlara kadar aile tarafından yapılır. Otistik bir çocuk için en baştan planlı, kararlı bir tuvalet eğitimi programına gerek vardır. Ailenin bu programına uyması şarttır. Otizm ve cinsel dürtüler; Erkeklerde başlıca etkinlik mastürbasyondur. Kızların küçük bir kısmı öpme ve kucaklamanın ötesine geçebilir. Otizm ve mastürbasyon; Ergenlik çağında görülen mastürbasyon konusunda yersiz bir endişeye ve korkuya gerek yoktur. Mastürbasyon, otistik çocuğun keşfettiği ve zevk aldığı ender çıkış yollarından biri olabilir. Bunu herkesin önünde yapmaması ve sıklığının azaltılması yine davranışçı yöntemlerle sağlanır. Otizm ve Hiperaktivite; Birçok otistik çocuk aynı zamanda hiperaktiftir ve dikkatleri dağınıktır. Otizmde de başlıca sorunun dikkati sağlayan sistemlerde olduğu sanılmaktadır. Otistiklere zekâ testleri ve diğer nöropsikolojik testler yapılabilir mi? Özellikle performans zekâları ölçülebilir. Konuşma sorunları olduğundan otistiklerin zekalarını konuşma yoluyla ölçmek yanlış sonuçlar verebilir. Ayrıca böyle bir testi yapmak çok zor olabilir, bir süre çocuğun alışmasını beklemek gerekebilir. Öte yandan her zekâ testi otistik çocuklara uygun değildir Otizmli bir çocuk neyi yapamaz? Otizmli çocuklarda işaret dili gelişmemiştir. Nesneleri işaret etme, kafalarıyla onay verme ya da taklit etme yetenekleri yoktur. Bir yaşına gelmiş bir çocuğun istediği oyuncakları işaret edememesi önemli bir belirtidir.

 

KAYNAKÇA

 

Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı, (DSM-5), çev. Köroglu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2014, s.15

 

Ann Ö.Kring, Sheri L.Jognson, Gerald C.Davison, John M.Neale, Anormal Psikolojisi, 2019, Nobel, s.418

 

Hazırlayan Özel Eğitim Öğretmeni REBER ALAY, Psikolog Vedat GÜNEŞ

bottom of page