top of page

ANOREKSİYA NEVROZA

        Anoreksiya terimi, iştah kaybı anlamına gelmektedir ve nervoza, kaybın duygusal nedenlerden olduğunu belirtmektedir. Bu terim, yanlış isimlendirme sonucu oluşmuştur çünkü anoreksik olan çoğu insan yemekle ilgili, ilgi ve iştahını kaybetmez. Aksine, kendilerini aç bırakırlarken, bu bozukluğu olan çoğu insan yiyecekle meşgul olur. Örneğin bu kişiler, devamlı yemek kitabı okuyabilir ve aileleri için lezzetli yemekler hazırlayabilir.

BELİRTİLER

1. Sağlıklı beden ağırlığını sağlayan davranışların kısıtlanması. Bu, kişinin kilosunun, yaşı ve boyuna göre normal kabul edilen kilodan çok düşük olması anlamına gelmektedir. (Örneğin, vücut kitle indeksi (VKİ)). Kilo, tipik olarak diyet yapma yolu ile kaybedilir ancak çıkarma davranışları (kendi kendini kusturma, müshil ve idrar söktürücünün fazla kullanımı) ve aşırı egzersiz de bu amaçla kullanılabilir.

2. Kilo almaktan ve şişmanlamaktan çok korkmak. Bu korku, kilo kaybı ile azaltılamaz. "Aşırı zayıf’’ gibi bir şey yoktur.

3. Kişinin beden ağırlığını ya da biçimini nasıl algıladığı ile ilgili bir bozukluk. Anoreksik olanlar, aşırı zayıflasalar bile, aşırı kilolu olduklarını ve bedenlerinin bazı parçalarının özellikle karın, kalça ve bacaklarının üstünün şişman olduğunu iddia ederler. Beden şeklini kontrol etmek için, kendilerini sıklıkla tartarlar, bedenlerinin farklı bölümlerini ölçerler ve aynadaki yansımalarını eleştirel bir şekilde incelerler. Özsaygıları zayıflığı sürdürmekle çok yakından ilişkilidir.

DSM-5'ten önce amenore (regl kanamalarının kesilmesi), anoreksiya nervoza için gereken tanı kriterlerinden biriydi. Ancak bu belirti, DSM-5'te kaldırılmıştır çünkü kadınların regl kanamalarının kesilmesine neden olan ve kilo kaybıyla ilgili olmayan birçok neden vardır. Ek olarak adet görmeme) ve anoreksiya nervozanın diğer üç kriterine sahip olan kadınlar, ve adet görmeyen ancak diğer üç kritere sahip olan arasında bazı farklıklar bulunmuştur (Attia ve Roberto, 2009; Garfinkel ve ark., 1996).

 

 

Anoreksiya nervozaya eşlik eden bozulmuş beden imajı çeşitli araçlarla değerlendirilebilir, bu araçlardan en sık kullanılanı, Yeme Bozuklukları Envanteridir (Garner, Olmstedve Polivy, 1983).  Anoreksik kişiler için başka bir değerlendirme aracı ise çeşitli beden ağırlıklarına sahip kadınların çizimlerinin gösterilmesi ve ardından kişiyi ve kişilerin ideal ölçülerini temsil eden çizimlerin seçilmesinin istenmesidir. Anoreksik kişiler, beden ölçülerini olduğundan abartılı şekilde fazla görmüşler ve zayıf bedene sahip şekilleri kendi ideal ölçüleri olarak seçmişlerdir. Ancak beden ölçüsündeki bozulmuş algıya karşın, anoreksik kişiler ağırlıklarını ifade ederken oldukça hatasızdır (McCabe ve ark.. 2001); bunun nedeni, kendilerini sıklıkla tartmaları olabilir.

Başka bir çalışmada ise yeme bozukluğu olan erkekler için biraz farklı bir sonuç bulunmuştur. Yeme bozukluğu olan erkekler, yeme bozukluğu olmayan erkeklerle kıyaslandığında ideal erkek beden tipini seçme konusunda farklılık göstermemiştir. Ancak yeme bozukluğu olan erkekler, kendi beden ölçülerinin daha fazla olduğunu tahmin etmiştir bu da bu erkeklerdeki beden imajı algısındaki bozulmayı göstermektedir (Mangweth ve ark., 2004).

 

Yakın zamandaki çalışmaların anoreksiya alt türlerinin geçerliliğini sorgulamasına karşın, DSM-5, anoreksiya nervoza için iki alt tür olduğunu belirtmektedir. Kısıtlayıcı tip, besin alımının kısıtlanması ile kilo kaybederken tıkanırcasına yeme/çıkarma türünde, Lynne'in vakasında olduğu gibi, kişi aynı zamanda düzenli tıkınma ve çıkarma davranışlarında bulunur. Başlangıçta yapılan çalışmalar, bu iki alt türün arasında birtakım farklılıklar bulmuş ve alt türler arasındaki ayrımın geçerliliğini desteklemiştir. Örneğin çalışmalar, tıkanırcasına yeme/çıkarma alt türündeki insanların kişilik bozuklukları, dürtüsel davranış, çalma, alkol ve madde kötüye kullanımı, sosyal içe çekilme ve özkyım teşebbüsünü kısıtlayıcı alt türündekilere göre daha fazla gösterdiğini bulmuştur (örneğin, Herzog ve ark., 2000; Pryor, Wiederman ve McGilley, 1996). Ancak boylamsal araştırmalar, alt türler arasındaki ayrımın çok yararlı olmadığını öne sürmektedir (Eddy ve ark., 2002). Kısıtlayıcı alt tür ölçütlerini karşılayan kadınların yaklaşık üçte ikisi, 8 yıl sonra tıkınırcasına yeme/çıkarma alt türüne geçmiştir. Ayrıca bu çalışma, iki alt tür arasındaki madde kötüye kullanımı ya da kişilik bozuklukları açısından az farklılık olduğunu göstermiştir. DSM-5'in hazırlanması için yapılan alt tür literatürü hakkındaki bir inceleme makalesi, klinisyenlerin alt türleri yararlı bulmalarına karşın, alt türlerin yordama geçerliliğinin sınırlı olduğu sonucuna varmıştır (Peat ve ark., 2009).

Anoreksiya nervoza, genel olarak erken ve orta ergenlik yıllarında, sıklıkla diyet yapma ve bir yaşam stresinin olmasının ardından başlamaktadır. Anoreksiyanın yaşam boyu yaygınlığı %1'den azdır ve bu bozukluk, kadınlarda erkeklere göre en az 10 kat daha sıktır (Hoek ve van Hoeken, 2003). Erkeklerde anoreksiya nervoza görüldüğünde, belirtiler ve aile çatışması gibi diğer özellikler, aynı bozukluğa sahip olan kadınlarla genellikle benzerdir (Olivarda ve ark.. 1995). Daha sonra ayrıntılı tartışacağımız üzere, anoreksiya yaygınlığındaki cinsiyet farkı, son yıllardaki idealin zayıflık olduğunu destekleyen kadın güzelliği hakkındaki kültürel vurguyu yansıtıyor olabilir.

Anoreksik kadınlar, sıklıkla, depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, fobi, panik bozukluk, madde kullanım bozuklukları ve çeşitli kişilik bozuklukları tanısı alırlar. (Baker ve ark., 2010; Godart ve ark., 2000; Ivarsson ve ark., 2000; Root ve ark., 2010). Anoreksik erkeklerin de duygudurum bozuklukları, şizofreni ya da madde kullanım bozuklukları tanısı alma riskleri vardır. (Striegel-Moore ve ark., 1999). Anoreksik kişilerde intihar oranları oldukça yüksektir. Öyle ki bu kişilerin  %20 'si intihara teşebbüs ederken %5'i intihar etmektedir (Franko ve Keel, 2006).

 

Anoreksiya Nervozanın Fiziksel Sonuçları

 

Anoreksik kişilerin kendi kendilerini aç bırakmaları ve müshil kullanmaları birçok istenmeyen biyolojik sonuca neden olmaktadır. Kan basıncı genelde düşer, kalp atımı yavaşlar, böbrek ve sindirim sistemi problemleri oluşur, kemik yoğunluğu azalır, cilt kurur, tırnaklar kolay kırılır, hormon seviyeleri değişir ve düşük düzeyde kansızlık oluşabilir. Bazı insanların saçları dökülür ve bedenlerinde lanugo tüyleri (küçük yumuşak tüyler) çıkabilir. Lynne'in vakasında olduğu gibi, potasyum ve sodyum gibi elektrolit seviyeleri değişir. Çeşitli beden sıvılarında bulunan bu iyonlu tuzlar sinirsel iletim için gereklidir ve düşük seviyeleri yorgunluk, zayıflık, kalp atımında düzensizlik (aritmi) ve hatta ani ölüme neden olabilir.

Prognoz (Hastalığın Seyri): Anoreksik insanların %50 ya da 70 kadarı zamanla iyileşmektedir (Keel ve Brown, 2010). Ancak iyileşme süreci, çoğu kez 6 ya da 7 yıl sürmektedir ve sabit bir yeme düzeninin ve sabit bir kilonun sürdürülmesinin sağlanmasının öncesinde nüksler (bozukluğun tekrarlaması) yaygındır. (Strober, Freeman ve Morrell, 1997). Sonra da tartışacağımız gibi, özellikle zayıflığa değer veren kültürlerde insanların kendileri ile ilgili bozulmuş görüşlerinin değiştirilmesi gayet zordur.

Anoreksiya nervoza, hayatı tehdit eden bir hastalıktır: ölüm oranları bu bozukluğa sahip olan insanlarda, genel nüfusa göre 10 kat fazla iken diğer psikolojik bozuklukları olan kişilere göre ise 2 kat fazladır. Anoreksik kadınların ölüm oranları %3-5 arasında değişmektedir (Crow ve ark., 2009; Keel ve Brown, 2010). Ölümler, genellikle hastalığın kan toplanmasına bağlı (konjestif) kalp yetmezliği gibi fiziksel sorunlar ya da özkıyım nedeni ile olmaktadır (Herzog ve ark., 2000; Sullivan, 1995).

Anoreksiya Nervozanın Psikolojik Tedavisi

Anoreksiya nervozanın psikolojik tedavisi üzerine yapılan kontrollü araştırmalarda az yol alınmıştır ancak biz, yaşamı tehdit eden bu bozukluk için psikoterapötik yaklaşımlardan en umut vaat edenleri sunacağız.

Anoreksiya terapisinin genelde iki kademeli olduğuna inanılır. İlk ve acil olan amaç, ölüm tehlikesi ve tıbbi sorunlardan kaçınması için kişiye kilo aldırılmasıdır. Kişi, o kadar zayıftır ve fizyolojik işlevselliği o kadar bozulmuştur ki kişiyi hastaneye yatırma tıbbi zorunluluk haline gelmektedir. (Böylece kişinin bazı yiyecekleri hazmettiği de garantilenmektedir). Davranışçı terapi programlarıından edimsel koşullanma (örneğin, kilo alımı için pekiştireçler kullanmak), kısa sürede kilo alımını sağlamakta başarılıdır (Hsu, 1990). Ancak tedavinin ikinci amacı, kilonun uzun süreli devamlılığının sağlanmasıdır ve bu amaç, alan çalışmaları için zorlu bir görev olarak kalmaya devam etmektedir.

Ani kilo alımının yanında, anoreksiyanın psikolojik tedavisi bilişsel davranışçı terapiyi de (BDT) içerir. Hastane tedavisi ile BDT'nin eş zamanlı olarak yapıldığı bir çalışmada anoreksiyanın çoğu belirtisindeki azalmanın, tedavi sonrasında 1 yıl daha devam ettiği bulunmuştur (Bowers ve Ansher, 2008).

Anoreksiyanın psikolojik tedavisinin prensipteki temeli, aile terapisidir. Bunun nedeni, aile üyeleri arasındaki etkileşimlerin bozukluğunun tedavide rol oynadığına inanılmasıdır (Le Grange ve Lock, 2005). Bir tür aile terapisinde, anoreksiya bireysel bir mesele olmaktan çok kişiler arası bir mesele olarak ele alınmaktadır ve uğraşlar, aile içi çatışmayı öne çıkarmak üzerinedir. Peki, bu nasıl başarılacaktır? Terapist, aile ile öğle yemeklerine katılır çünkü anoreksiya ile ilişkili çatışmaların yemek zamanı en belirgin olduğuna inanılmaktadır. Bu yemekli görüşmelerin üç temel amacı vardır.

1. Anoreksik kişinin hasta rolünü değiştirmek.

 2. Yeme problemini kişiler arası bir sorun olarak yeniden tanımlamak.

3. Ebeveynlerin, çocuklarının anoreksiyasını çatışmadan kaçınmak için bir araç olarak kullanmalarını önlemek.

 

 

Bir strateji, her bir ebeveynin bireysel olarak çocuğu yemek yemeye zorlamasıdır. Bu deneme sırasında, diğer ebeveyn odadan çıkabilmektedir. Bu stratejide, bireysel çabaların başarısız olacağı beklenmektedir. Bu başarısızlık ve moral bozukluğu yüzünden, anne ve baba, çocuğu yemesi için beraber ikna etmeye çalışabilir. Böylece, çatışmanın odağı olmasındansa, çocuğun yemesi iş birliğini sağlar ve bu da çocukla ilgilenmede ebeveynin etkililiğini artırır (Rosman, Minuchin ve Liebman, 1975). Anoreksiya tedavisi için bu tür bir aile terapisi alan 50 kızla yapılan eski bir çalışmada, kızların %86 kadarının tedaviden 3 ayla 4 yıl kadar sonra değerlendirildiklerinde hala iyi işlevsellik gösterdikleri bulunmuştur (Rosman, Minuchin ve Liebman, 1976).

Ingiltere'de geliştirilen yeni bir aile temelli terapide (ATT) amaç, kızlarının sağlıklı kiloya ulaşması için ebeveynlerinin, ona yardım etmesini sağlamak aynı zamanda ergen gelişimi bağlamında aile işlevselliğini yapılandırmaktır (Lock ve Le Grange, 2001; Lock ve ark., 2001; Loeb ve ark., 2007). Güncel bir seçkisiz kontrollü klinik çalışma, ATT ve bireysel terapiyi karşılaştırmıştır ve 24 görüşmelik bir tedavinin sonunda etkililiklerinin eş düzeyde olduğunu göstermiştir. Ancak, bireysel terapi alan kızlara kıyasla (%23) ATT alan daha çok kız, tedaviden bir yıl sonra tamamen iyileşmiştir (%49) (Lock ve ark., 2011). ATT ile ilgili başka bir çalışma ise ‘’4. görüşmede kilo alan kızların", tedavinin sonunda tamamen iyileşme ihtimallerinin daha fazla olduğunu göstermiştir (Doyle ve ark, 2010). Böylece, erken kilo almanın olumlu sonuçlar için önemli bir yordayıcı olduğu kanaatine varılmıştır. Bu sonuçlar ümit verici görünse de anoreksiya sonuçlarının geliştirilmesi için daha fazla çalışmanın yapılmasına ihtiyaç vardır.

KAYNAKÇA

Ann Ö.Kring, Sheri L.Jognson, Gerald C.Davison, John M.Neale, Anormal Psikolojisi, 2019, Nobel, s.331-357

Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı, (DSM-5), çev. Köroglu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2014, s.171-181

 

YAZAN: PSİKOLOG VEDAT GÜNEŞ

Manken hastalığı olarak bilinen Anoreksiya Nedir?

Belirtileri Nelerdir?

Tedavi Yöntemi Nedir?

Anoreksiya Nevrozaya Dair Bütün Bilgiler için buraya tıklayınız...

anoreksiya-nervoza.webp

Bulimiya Nevroza Yeme Bozukluğu Tehlikeye Sebebiyet Oluyor!

Belirtileri ve Tedavisi Nedir?

Bu Durumu Nasıl Aşarız?

okumak için tıklayınız...

bulimia-nervoza-nedir.png

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğunun yaygınlık oranı artıyor!!!

Belirtileri ve Tedavisi nedir?

Nasıl aşarız bu durumu?

okumak için tıklayınız...

tikinircasina-yeme-bozuklugu.jpg
bottom of page