top of page

PSİKOSEKSÜEL GELİŞİM DÖNEMLERİ

ORAL DÖNEM (0-1,5 YAŞ)

Oral dönem veya ağızsal dönem, psikoseksüel gelişim dönemlerinin ilkidir. Psikodinamik kurama göre, kişi doğduğunda hazzıyla birlikte doğar. Doğumdan sonra tanıştığı hayatında ilk ve en önemli aktivite annesinin göğsünü (ya da onun yerini alan şeyi) emmektir ve bu muhtemelen emme zevkinin kazanılmasını doğurmuştur. Çocuğun dudakları erojen bir bölge gibi davranır (yetişkinlikte dudakların cinsel dürtü olarak kullanılması gibi) ve sıcak süt akışının verdiği uyarılma keyif verici bir hisse dönüşür. Tabi erojen bölgenin verdiği haz besin alma hazzıyla birleşmiş olur. 

İd bu dönemde egemendir ve Ego oluşmaya başlar. Yeteri doyuma ulaşamayan veya aşırı doyum alan bireylerde oral fiksasyon; sakız çiğneme, dudak yeme-ısırma, tırnak kemirme, parmak emme, yüksek-düşük libido, sigara bağımlılığı meydana gelir.

ANAL DÖNEM (1-3 YAŞ)

Anal evre (makat dönemi) psikoseksüel gelişim evresinin ikincisidir. Bu dönemde Süperego gelişmeye başlar. Oral dönemin bitmesinin ardından, dış dünya ile olan ilgi ve ilişkisini vücudunun başka bir bölgesiyle sürdürür. Haz odağı anüstür. Bebekler bu dönemde dışkısını tutma yeteneğini de kazanır. Dışkısını bırakmaktan ve tutmaktan haz duyar. Çocuğun ilk üç yılını kapsayan Oral ve Anal dönemler içinde, sevgi objesi kendi vücududur ve sevgini kendisine yöneltir; sevgilisi kendisidir.

Tüm hazlar ve onların yerine getirilmeleri ile tüm öfke, kızgınlık ve saldırganlıkların davranış ifadesi anüs yolu ile gerçekleşir. İnsanın kişiliği açısından yaşamın en önemli dönemi olan Anal dönemi, hiçbir zorlanmayla karşılaşmadan, gereken tüm ayrıntıları ile eksiksiz ve süresi içinde yaşaması ve bitirmesi çok önemidir. Bu dönemde anne-babanın verdiği aşırı baskıcı denetleyici tutumlar, katı tuvalet eğitimi; çocuğun anal dönemde saplanmasına (anal fiksasyon) ve gelecekte obsesif kompulsif bozukluk, tuvalet işleriyle fazla uğraşma, cimrilik, kararsızlık, inatçılık, aşırı titizlik, küfürbazlık gibi davranışlar görülmesine neden olabilir.

FALLİK DÖNEM (3-6 YAŞ)

Fallus dönemi; cinsel organ dönemi, psikoseksüel döneminin üçüncü evresidir. Haz odağı cinsel organlarıdır. Çocuklar bu dönemde cinsel organlarına, cinsel farklılıklara ve onların anlamlarına yönelir. Nasıl Anal dönemde sevgilileri kendileriyse, bu dönemde ise sevgisini kendisinin dışına ve karşı cinse doğru yöneltmeye başlar. Erkek çocuklarda sevgili “anne”, kız çocuklarında ise “baba”dır (Oedipius veya Elektra evresi; Oedipal evre). Bu evreyi rahat ve mutlu yaşamış, bir sonraki evreye başarıyla geçmiş olan çocuklar tüm yaşamları boyunca mutlu, sağlıklı, sevecen ve yaratıcı olurlar.

Ancak, yaşamın ilk günlerinden beri ve özellikle anal evreyle birlikte başlayan eğitime ve sosyal uyuma yönelik yasaklı ve cezalı bir ilk 3 yıl, Oedipal evrede tüm ağırlığını gösterir. Suçluluk duygusu ile bu duygunun ardından gelen cezalandırılma korkusu, ileride pek çok kompleksin ortaya çıkmasına ve yerleşmesine neden olur. Anneyi babadan çalmış olmanın yarattığı suçluluk duygusu ve “babasının gelip penisini koparacağı” düşüncesinin ortaya çıkardığı kastrasyon korkusunu (iğdişlik korkusu) duyar. Mutlu, huzurlu ve anlayışlı bir aile ortamında sevgi dolu bir annenin yanında yetişen çocuk, 6. ya da 7. yaşın sonlarına doğru Oedipal evrededen çıkarak olgunlaşmanın bir sonraki evresine geçer. Bu evredeki algılanan yetersizlikler ve takıntılar aşırı çekingenlik, girişim kısırlığı, cinsel kimlikte güvensizlik, cinsel kimlik gelişmesi, cinsel ilişkiden kaçınma, cinsel soğukluk gibi sonuçlar doğurabilir.

LATENT DÖNEM (GİZLİ)(9-12 YAŞ)

erken çocukluk cinselliği olgusunun son evresidir; fallik dönemin bitiminden ergenliğin başlamasına dek sürer. Oedipus kompleksinin sona ermesiyle başlayan süre içinde çocuktaki cinselliğin gelişiminde duraksamalar yaşanır; belirgin bir cinsellik bulgusu yoktur. Anne-baba dışındaki kişilerle (oyun arkadaşlarıyla, öğretmenlerle) ilişkiler kurulur. 7-9 yaşlarında yaşanan bu cinselliksiz (aseksüel) dönemde, erkek çocukları ve kız çocukları hemcinsleriyle oynarlar. Erkek çocukları bir olup kız çocuklarını iteler, döver. Ben (ego) ve üstben (süperego) gelişimini sürdürür ya da güçlendirir. Erken çocukluk dönemindeki cinsel yaşantılar ve etkinlikler ile yaşananlar bilinçdışına itilir.

9 yaşına ulaşan çocukta 12 yaşına (ergenlik çağına) dek sürecek bir karanlık evre başlar. Çocuk, aile sınırlarının dışındaki karşı cinse yönelik “olgun cinselliği” arama çabasına girer. Tıpkı, eşya ile dolu kapkaranlık bir odada bulunan bir kimsenin çıkışı araması sırasında masa ve sandalyelere çarparak devireceği, birkaç vazo ve bibloyu düşürüp kıracağı gibi, bu evredeki çocuk da aseksüel evrenin cinselliksizliğinden karşı cinse ve aile dışına yönelik olgun cinselliği arayıp bulana dek bir iki ufak tefek suç, birkaç sadistçe ya da mazohistçe davranış ve birkaç eşcinsel yaklaşıma girebilir; ruhsal gelişmenin bir aşaması olan bu evredeki eylemlerin bir tür davranış bozukluğu olduğunu söylemek tıp açısından büyük bir yanlıştır. Ergenliğe ulaşan çocuk bu tür eğilim ve eylemlerden sıyrılıp olgun cinselliği bulur.

Genital dönem, psikoseksüel gelişim evrelerinin beşincisi ve sonuncusudur. Latent dönemin hemen ardından (genellikle 12 yaşından sonra), ergenlik ile başlayan ve bu evre boyunca olgunlaşan “erişkin cinsellik” kişinin tüm yaşamınca sürer. Bu evrede kişi cinsel organlarından zevk almaya başlar. Ergen, ilk yıllarda, aileden bağımsızlaşarak karşı cinsten kişilerle olgun ve sağlıklı ilişkiler kurabilmeyi öğrenmeye yönelir. Meslek seçimiyle ilgi tasarılarda bulunma ve yuva kurma isteği belirir. Toplumdaki yeri ve yapmak istedikleri konusunda çatışmalar yaşar. Anne-babalar bu dönemi yaşayan gencin ilgi ve gereksinmeleri ile gelişim özelliklerini tanıyıp, ona karşı saygılı ve anlayışlı davranarak sorunlarını çözmede yardımcı olmalıdırlar.

 

Yılların ilerlemesiyle birlikte kişide ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal yetersizliklerin neden olduğu “güvensizlik hissi” ve dolayısıyla “kendini koruma dürtüsü” giderek belirginleşir. Yaşlılarda, sevgi objesi yeniden kişinin kendi bedeni içine yerleşir; bu durum, yaşamın ilk yıllarındaki “otoerotik” dönemin yeniden yaşanmasına yol açar. Bencillik, kendi sağlığına öncelik vermek, hastalanma ve ölüm korkusu, tutuculuk, kendisine kötülük yapılacağı kuşkuları gibi yaşlılarda saptanan tüm ögeleri bu “ikinci otoerotik dönem”in yansıması olarak görmek gerekir (birinci otoerotik dönem "anal dönem"dir)

KAYNAKÇA

Freud S. On Sexuality: Three Essays on the Theory of Sexuality and Other Works (Issue 7 of The Penguin Freud Library), Penguin Books, Limited, London, 1991

Dinçmen K. Psikiyatri/Psikosomatik Tıp, Pan Yayıncılık, İstanbul, 2005

Sadock BJ, Sadock VA, Ruiz P. Kaplan&Sadock Psikiyatri: Davranış Bilimleri/Klinik Psikiyatri (Çeviri: A. Bozkurt), 11.baskı. Güneş Tıp Kitabevleri, Ankara-İstanbul, 2016

Yazan Psikolog Vedat Güneş

bottom of page