top of page

OBSESİF KOMPULSİF BOZUKLUK

Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?

 

Obsesif (Saplantı) Kompulsif (Zorlantı) Obsesif kompulsif bozukluk, takıntılı düşüncelerin günlük hayatı, hatta yaşamsal faaliyetleri ve aktiviteleri etkileyecek düzeye gelmesi sonucu ortaya çıkan ruhsal bir hastalıktır. OBSESYON takıntılı düşünce ve dürtüler anlamına gelir. KOMPİLSİYON yineleyici zihinsel eylemler ve davranışlar anlamına gelir. Bu iki kavramın birleşmesiyle hastalık meydana gelir. Obsesyon yani kişinin zihninde uzaklaştıramadığı fikir, düşünce ve dürtüler, kişinin isteği dışında gelişir. Kişi bunları mantık dışı olarak değerlendirse de düşünmekten kendini alamadığı için yoğun sıkıntı yaşayarak huzursuzluğa ve bundan ötürü anksiyeteye yakalanır.

 

Son yıllarda toplum içinde görülme oranı artış göstermekte ve 100 kişiden 3 kişide rastlanabilir.

 

Genel olarak ergenlik dönemini ve 20-30’lu yaşları kapsayan hastalık çocukluk dönemi de dahil her yaşta görülebilir. Kadınlarda daha sık olarak görülebilen obsesif bozukluk erkeklerde erken yaşlarda görülür.

Obsesif-Kompulsif Bozukluk Nedeni Henüz tam olarak belli bir nedeninin bulunmadığı obsesif bozukluğun çevresel faktörlerden daha çok etkilendiği düşünülüyor. Son yıllarda yapılan genetik araştırmalar ise anne-baba ve birinci derece akrabalarda sık görülmesi hastalığın genetik olabileceği üzerinde önemli bir tahmin oluşturdu.

Çevresel Faktörler Bireyin sosyal ve aile çevresinde yaşadığı stres hastalığın gelişimini tetikleyebilir. Kişide var olan hastalık hafifi semptomlarla seyrederken belirli çevresel faktörler hastalık semptomlarını arttırabilir. Cinsel taciz, bireyin yaşamında köklü değişikliklere sebep olan evlilik, taşınma, çocuk sahibi olma gibi faktörler obsesif kompülsif nedenleri arasında sayılabilir.

Biyolojik Faktörler Karmaşık yapıya sahip olan insan beyni, normal fonksiyonlarını devam ettirebilmek için nöron adı verilen sinir hücrelerine ihtiyaç duyar. Nöron beyinden aldığı bilgiyi elektrokimyasal uyartıyla vücuda ileten sinir hücresidir. Bu kimyasal uyartıyı nörotransimitterlerle yapar. Bu transmitterler arasında yer alan seratonin (insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissettiren bir nörotransmitterdir.) seviyesindeki düşme obsesif kompulsif bozukluğun gelişimine neden olur. Seratonin miktarındaki değişimin ebeveynlerden çocuğa geçmesi de obsesif kompulsif bozukluğun genetik olabileceğini düşündürüyor.

Obsesif-Kompulsif Bozukluğun (OKB) En Yaygın Belirtileri En yaygın Obsesyon Belirtileri

 

• Aşırı kuşku ve sürekli güven ihtiyacı

 

• Simetri, düzen ve kusursuzluk dürtüsü

 

• Günahkâr düşünmekten korkma

 

• Sosyal açıdan kabul edilmez bir davranışta bulunmaktan ya da rezil olmaktan korkma

 

• Hata yapmaktan korkma

 

• Başkasına zarar vermekten korkma

 

• Pislik ya da mikrop bulaşmasından korkma

 

En yaygın kompülsiyon belirtileri:

 

• El sıkışmamak, kapı tokmağını tutmamak

 

• Tekrar tekrar ellerini yıkama, duş alma

 

• Değeri olmayan nesneleri toplama ve biriktirme

 

• Yapılacak işleri belirli bir sayıda ve belirli sıraya sokarak yapma

 

• Belirli cümleleri, kelimeleri ya da duaları tekrarlama

 

• Rahatsız edici, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen görüntülere, kelimelere ya da düşüncelere takılma • Yemeklerini belirli bir sıraya göre tüketme

 

• Evdeki eşyaları ya da kişisel eşyalarını belirli bir biçimde düzenleme

 

• Günlük rutin işleri yaparken yüksek sesli ya da içinden sürekli sayı sayma isteği

 

• Kilit, ocak, ütü, elektrik gibi kapanması gerekli olan eşyaları sürekli kontrol etme

VAKA RAPORLARI

 

- 34 yaşındaki ev kadını, eve gelen misafirlerin dışarıdan mikrop taşıyacağı şeklindeki obsesyonlarından dolayı evdeki bütün terlikleri yıkanabilir terlik olarak değiştirip misafirler gittiğinde hepsini çamaşır makinesinde iki kez yıkıyordu.

 

- 43 yaşında bir erkek hasta, ev ortamı dışında tuvalete gitmiyor, evde de tuvalete her gittiğinde idrar sıçradığı şeklinde takıntılı düşünceler ile çoraplarını ve pantolonunu değiştiriyordu. (Bulaşma ve temizlik obsesyon-kompulsiyon)

 

- 33 yaşındaki kadın bir hasta, sabahları çocuğunu okula gönderirken üç kez ‘’yolun açık olsun’’ demezse başına kötü bir şey geleceğinden korkuyordu. (Sayma kompulsiyon) - Lohusalık döneminde olan kadın bir hasta, bebeğini emzirirken ya da altını değiştirirken ‘’kontrolümü kaybederim de bebeğimi boğar öldürür müyüm’’ şeklinde düşüncelere sahip olduğu için bebeğini emziremiyor ve altını değiştiremiyor.

 

- 40 yaşındaki erkek hasta, evde ailesi ile birlikte otururken ‘’kontrolümü kaybeder de elimden bir kaza çıkar, eşime, çocuğuma zarar verir miyim’’ şeklinde düşünceleri

Hazırlayan Psikolog Vedat Güneş

bottom of page